20 May 2013

DİZİ Mİ GERÇEK Mİ?


Malum, ülkemiz son yıllarda dizi yağmuruna yakalanmış durumda. Her kanalda, her saat bir dizi bulmanız mümkün. Tutmayan diziler yavaş yavaş yayından kaldırılıp da “Aman, iyi oldu, dizi sayısı azaldı.” diye sevinmeye fırsat bile kalmadan yerine fırından yeni çıkmış diziler yerleşiveriyor. İzleyen var izlemeyen var, beğenen var beğenmeyen var. Tercihlere saygımız sonsuz elbet. Bilgilendirme, aksaklıkları gösterme gibi iyi yanları da vardır kimilerine göre. Hepsi kaldırılsın diye bir çabamız da yok. Kanalların tuzu biberi ne de olsa… Benim takıldığım nokta biraz farklı…

Bir dizi-kolik olmasam da zaman zaman izlediğim birkaç dizi oldu ve halen de var. Ve oralarda en çok dikkatimi çeken şey, yaşanan aşk ilişkileri ve erkek karakterler. Birçok kadının içini çeke çeke izlediği aşklar ve adamlar cirit atıyor dizilerde. Bir bakıyorsunuz, öyle bir aşk ki, iki sevgili adeta havalarda. Yaşadıkları sorunlara ve engellere rağmen asla birbirlerinden vazgeçmeyen insanlar, sonsuza kadar süren ve bitmeyen aşklar… Adamlara bakıyorsunuz, yakışıklı... En önemlisi de öyle bir karakter sahibi tipler ki, tuttuğunu koparan, sevgisinden ve sevdiğinden vazgeçmeyen, kararlı, azimli, cesur… Say say bitmez özelliklere sahip.  E, hal bu olunca izleyen iç çekiyor, yaşamak istiyor, hayaller kuruyor… Ama dizi bitip de gerçek hayatla karşılaşınca, adeta duvara tosluyor.

Maalesef Türk dizileri aşkları ve dizi adamları ister istemez gönlümüzdeki beklenti çıtalarını yükseltiyor farkındayım. Ama yine de bu ayrımı yapmaya çalışalım ne olur… Bazen ben bile düşüyorum bu hataya. Bir bakıveriyorum bir dizideki adamı hayal etmişim… Sonra toparlıyorum kendimi, topluyorum yerden hayallerimi ve gerçeğe dönüyorum istemesem de…

Aslında yabancı dizilere baktığınızda, gerçekçilik konusunda bizden çok daha başarılılar… Sevgi bitebiliyor, ihanet oluyor, insanlar yeni bir hayata başlayıveriyor, affediyor, vazgeçiyor… Kısaca hayatta ilişkilere dair olumlu olumsuz ne varsa hepsi en gerçekçi haliyle anlatılıyor. Mesela tüm sezonlarını izlediğim bir dizi var: GREY’S ANATOMY… Bir hastane dizisi olmasının yanı sıra, ilişkiler ve sevgiler konusunda o kadar gerçekçi ki… İnsan izlerken çıkarımlar yapmadan ve düşünmeden edemiyor… Tavsiye ederim. Bir de bizim dizilere bakıyorsunuz, bu konuda gerçekçilik sıfır… Vıcık vıcık aşklar, sonsuz sevgiler, ölümsüz bekleyişler… Yaşam böyle bir şey değil, kabul edelim…  

Demem o ki sevgili hanımlar, Türk dizilerinde yaşanan aşklar ne yazık ki sadece dizilerde kalacak kadar güzel. Ve gerçek değil, senaryo gereği kurgulanmış hayal ürünleri… Gerçekte ne öyle güzel aşklar mevcut ne de öyle dört dörtlük erkek karakterler… Normal standartlarda bir aşkın bile zor bulunduğu bu dönemde dizi aşklarını istemek, düz yazıda bir şiir tadını aramaktan farksızdır.

İki küçük lafım da bu yazıyı okuma ihtimalini düşünerek beylere… Sevgili beyler, şu diziler bizim kadar sizin de işinizi zorlaştırdı farkındayım. Sizlerden yüzde yüz öyle olmanızı beklemiyoruz, bu büyük haksızlık olur. Ama ne bileyim kıyısından köşesinden görüp de çıkarımlar yapmaktan bir zarar gelmez diye düşünüyorum… Birazcık ilgi, sevgi, kararlılık ve sadakat… Detayları sayfalar alsa da bu dört kelime aklınızın bir köşesinde kalsın olur mu… Bu konuyu diğer yazılarımda zaman zaman ele alacağım, zira söylenecek söz çok…
Sevgiyle kalın… Ama gerçek sevgiyle… :)


BAYAN AKREP 

1 yorum:

  1. Yazınızı çok beğendim.Gerçekten de ortalık hayali karakterleri gerçek karakterlerde arayan insanlarla dolu. Hele de 24 saat güzel, bakımlı kadın isteyen erkeklere sesleniyorum.Yatağa bile makyajla giren kadınlar var artık...
    çalışmalarınızda başarılar...

    YanıtlaSil